telenews
EĞİTİM İLAN
BEDAVA İLAN-EMKLAK İŞYERİ
Ankara
DOLAR41.5981
EURO48.7157
ALTIN5025.5
Sibel YAŞAR

Sibel YAŞAR

Mail: [email protected]

2025 Türkiye’sinde Engelli Kadının gözü, kulağı, dili olmak...

Bu cümleyi kurarken bile odamın içindeki sessizlik ağırlaşıyor. Çünkü 2025 Türkiye’sinde engelli bir kadın olmak, sadece bedensel bir farklılıktan ibaret değil. Bu, her gün yeniden ve yeniden görünmez olmaya alıştırılmak demek. Bu, toplumun sana çizdiği sınırların içine sığmaya zorlanmak demek. Bu, bazen kendi aynana bile yabancılaşmak demek…

Sokakta yürürken insanların gözleri önce bedenimde takılı kalıyor. Sonra yüzüme bakıyorlar. Kimisi acıyarak, kimisi merakla, kimisi de rahatsız bir şekilde. Oysa ben yalnızca yürümek, nefes almak, yaşamak, üretmek ve sevilmek istiyorum. Her insan gibi.

Ama bana öğretilen şu oldu:
"Sen zaten eksiksin, daha fazlasını isteme."

Bir engelli kadın için en ağır yük, bedeninden çok ruhunda başlar. Çünkü toplum, kadını zaten belli kalıplara hapsetmiştir: Güzel ol, güçlü olma. Sessiz ol, şükret. 
Ama engelliysen; daha da görünmez ol. Aşık olma. Anne olma hayali kurma. Kariyer yapmayı aklından bile geçirme.

En çok da bu yakıyor içimi…
Hayal kurmanın bile lüks sayılması.

Birçok engelli kadın gibi ben de bazen eve kapatılmış hissediyorum kendimi. Sanki dünya dışarıda, hayat dışarıda, insanlar dışarıda… Ben ise dört duvar arasında, sadece “emanet” bir hayat yaşıyorum. Güvenli ulaşım yok, uygun iş yok, anlayan kulak yok. Bir sorun yaşadığında sesin duyulmuyor, duyulsa bile ciddiye alınmıyorsun.

Ve daha acısı; bazı engelli kadınlar şiddete daha açık hale geliyor. Çünkü kaçabilecekleri bir kapı yok. Gidebilecekleri bir yol yok. Kendilerini savunabilecek güçleri yok. Ve çoğu zaman, toplum onların çığlığını duymuyor. Duysa bile görmezden geliyor.

Ama ben biliyorum:
Sorun bizim bedenimizde değil. Sorun, kalplerdeki ve zihinlerdeki engellerde.

Bizler, yani engelli kadınlar: Sevebiliriz.
Üretebiliriz.
Başarabiliriz.
Güçlüyüz.
Ve buradayız.

Sadece erişilebilir bir dünya istiyoruz. Rampası olan kaldırımlar, anlayan öğretmenler, ön yargısız işverenler, güvenli sokaklar… En çok da insan yerine konulmak istiyoruz. Acınmak değil, anlaşılmak. Dışlanmak değil, dahil edilmek.

Çünkü biz kırık değiliz. Eksik değiliz. Yarım değiliz.
Sadece biraz daha fazla görünmeye, duyulmaya ve yerine hakkıyla kabul edilmeye ihtiyacımız var.

Belki bir gün bir çocuk, engelli bir kadına bakıp “Ne kadar güçlü” diyecek. Ve bu güçlü kadın, belki de ben olacağım. 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar