Adı bende saklı olan yürekli ve cesur bir kadını anlatacağım size bu yazımda.
Her kadının örnek alması gereken ve gösterdiği cesareti düstur edinmemiz gereken bir kadın o. İstanbul’dan gelen çocukluk arkadaşım kadın ile Adana -5 Ocak Devlet Hastanesinde ortopedik rahatsızlığımız için gece saat 11:00 e randevu aldık.
İkimizin de emarları çekildi ancak benim arabam yok. Diğer hastalar hep arabası ile geldi o saatlerde emar çektirip gittiler.
İki kadın gecenin saat 12 .00 da dışarıda olmaya alışkın olmadığımız için korkarak ve çekinerek hastanenin önündeki Barkal Dolmuşlarının durduğu durağa geldik dolmuş bekliyoruz.
Planımız; vakit geç olduğu için çarşıya ulaşıp oradan taksi Güzelyalı mahallesindeki evime ulaşmak. Ancak dolmuş bir türlü gelmiyor, hava zifiri karanlık, herkes arabası ile hastaneden çıkıp gidiyor.
5 Ocak Devlet Hastanesinin olduğu semt benim hiç bilmediğim ve yabancısı olduğum bir yer. Nihayet karanlıkta sessizce gelen bir Barkal Minübüsü ufukta göründü.
Büyük bir sevinçle minübüse bindik. Bir de baktım ki minübüs şoförü bir kadın! Çok şaşırdım ve gözlerime inanamadım. Çünkü Hastane şehirden çok uzakta yeni açılan bir hastane ve gecenin o saatlerinde oldukça ıssız ve tekin olmayan bir yerdeyiz.
Şoför hanım (kimliğini saklı tutuyorum) bize hemşire mi yoksa hasta mı olduğumuzu sordu. Biz de hasta olduğumuzu, emar çektirmek için bu saati verdiklerini söyledik ve şoför hanım ile aramızda kısa bir sohbet geçti.
Minübüste iki genç bir orta yaşlı bir de yaşlı bir bey var kadın yolcu sadece ikimiziz. Biraz sonra genç erkek yolculardan biri telefon ile yüksek sesle konuşmaya başladı.
Konuşma biraz uzun sürünce şoför hanım kararlı ve kendinden emin bir ses ile genç erkek yolcuya, "telefonu kapatır mısın" diye çıkıştı. Devamında da, "bak hanımlar hastaymış rahatsız olurlar" dedi.
Genç erkek yolcu hemen saygı ile "tamam şoför abla" dedi ve telefonu kapattı. Ben gecenin o saatinde ıssız yerlerde erkek yolcular ile minübüste gittiğim için içimden dualar ederken, onun yolcuyu azarlamasına ayrıca hayret ettim ve kadın olarak o korkak halimden hicab duydum.
Erkek yolcular yavaş yavaş duraklarda indiler minübüsten ve bir süre sonra üç kadın baş başa kaldık. Sohbet sırasında şoför hanımın sesinin bana tanıdık geldiğini farkettim. Ben şoförün hemen arkasında, arkadaşım da benim yanımda oturuyor. Dolayısı ile şoförün yüzünü o ana kadar hiç göremedim.
Biraz sonra sesinin bana tanıdık geldiğini söyledim. Biraz konuştuktan sonra nereden tanışıyor olduğumuzu anladık. Meğer hanımefendi benim yıllardır alışveriş yaptığım Gazipaşa tarafında bir mağazada satış müdürü olarak uzun yıllar çalışmış. Biraz konuştuktan sonra birbirimizin yüzünü görünce o da beni tanıdı. Orta yaşlı da olsa bir kadın olarak bu saatte ıssız bir bölgede minübüs şoförlüğü yaptığı için onu cesaretinden dolayı canı gönülden kutladım.
Hanımefendi tesadüf benim evimin olduğu yere çok yakın oturuyormuş. Nazikçe bizi evimize bırakabileceğini söyledi. Üç kadın hayat şartları, kadın-erkek ilişkileri, toplumsal konular, evlilik, üzerine koyu bir sohbete daldık ve o uzun yolun nasıl bittiğini anlamadık.
Yurtdışından almış olduğum anahtarlığı ona bugünün anısına hediye etmek istedim. Kendisi de nezaketle bu teklifimi kabul etti ve teşekkür ederek anahtarlığı aynaya asıverdi.
O gün kendi adıma minübüs şoförü hanımdan şöyle bir ders aldım. Demek ki kadının fırsat verilirse ya da mecbur kalırsa başaramayacağı şey yok. Biraz cesaret ve kararlılık gerekiyor. Bu kadar korkak, ürkek olduğum için de kendimden utandım.
'Adı bende saklı olan' dolmuş şoförü kadın, güçlü ve kararlı, kendinden emin bu sağlam duruşu ile bana örnek oldu ve doğrusu hayata dair bir ders verdi.
Tüm kadınlara da örnek olsun…

























Yorum Yazın