Kendine güvenmeyene sen inanır mısın?

CHP ve SHP birleşme kurultayı sonrası CHP iktidara doğru önemli yol alıyor. Deniz Baykal’ın 1998 yılı için de performansı ile mevcut hükümeti sallıyor. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayların da anketlerde CHP yükseliyor, Hükümeti oluşturan ANASOL-D ciddi sarsıntı geçiriyor.
Eylül ayı içinde basın da yön değişir.
Baykal ve CHP ciddi saldırı altında kalır. Sonradan öğreniriz ki; Aydın Doğan talepleri Baykal tarafından kabul görmeyince, basın ansızın CHP aleyhine dönmüş.
CHP ve Deniz Bey, muhalefet baskısını daha da artırır; sonun da Mesut Yılmaz hükümeti gensoruyla düşürülür. Hükümet düşmesi sonrası yerel ve genel seçim kararı alınır.
Hükümet azınlık Ecevit hükümetidir.
Seçim sonuçlanır; CHP %10 barajına takılır ve meclis dışına itilir.
CHP'nin baraja takılmasını analiz ettiğimiz de örgütsel problemin öne çıktığı görülür. Deniz Baykal'ın bireysel çabasının halka ulaşmadığı; haklı konumdayken haksız, hükümet düşüren, kriz yaratan ve Türkiye’den çok hizip anlayışını iktidar sürecine taşıyan lider durumuna düşmesi, basın tarafından sağlanmış ama örgüt bu iddiaları çürütecek direnişi gösteremediği için CHP baraj altına %9,70 oyla bırakıldı.
1991 genel seçimlerin de Genel sekreter Deniz Baykal Adana da insan seline konuşmuş, Adana semaları 'Deniz' çığlıklarıyla yankılanmıştı. Miting bitmiş, seçim otobüsü binlerce insan tarafından coşkuyla havaalanına kadar uğurlanmıştı.
1999 yerel ve genel seçimlerin de uğur mumcu alanında yaklaşık 10.000 civarında sessiz bekleyen halka konuştu.
1991 başarılı; 1999 başarısız.
1991'de SHP, ANAP ve hükümeti limon gibi sıkacağına inanmış, attığı her adımı ona göre atarken, halkta SHP'nin bu çıkışına inanarak katkı koyuyordu.
1999 yılın da CHP iktidar olacağına inanmadı. Objektif koşul mevcut, eksik olan ise iktidara yol çizenlerin inançlarında ki yetersizlikti. Sonuçta, halk kendine güvenmeyene destek vermedi, CHP baraj altında kaldı...
HIZIR DEMİŞ Kİ ''KENDİ İŞİNİ KENDİ GÖRMEYENİ TANRI DA SEVMEZ!''
İnsanın en çok korktuğu ölümdür. Ancak zekaret sürecinde insanda bu korku yok olur. Vücudu ve özellikle yüzdeki yansıması, çok mutlu olan kişinin durumuyla aynıdır.
Korkusu yok olmuştur. Nedeni; o döneme girdiği andan itibaren hiçbir şey ona anlamlı gelmez. Yaşamak, ya da ölmek. Hiç umurunda değil. Onun tek merakı, kendine doğduğu andan itibaren anlatılan gideceği yer.
Türkiye Cumhuriyeti şu an bu durumu yaşıyor! Yıllar var ki anlatıyoruz.
Gidilen yol yol değil. Felaketlerin en büyüğünün yaşanacağı zamana gidiyoruz.
Bir kulaktan giriyor diğerinden çıkıyor. Tık yok.
Eski tüfekle bugün savaşmak ne kadar anlamlı olur. Ya da motor meslek okulundaki öğrenci,1960 model motor aksamıyla günümüz motorunu öğrenebilir mi? Öğrenemez.
Faşizme, faşist devlet yönetimine sadık kalarak karşı koyamazsın. Alternatif koymalısın ki kar ve zarar, doğru ve yanlış, insandan yana mı insana karşımı, görülebilsin.
Hak de.
Hukuk de.
Adalet de.
Sonra kendi sınırlarında bunları yok say. Olmadı. Olmadı kardeşim!
Ülkemizi ve geleceğimizi karanlığa teslim etmek ne haktır ne de adil olmaktır. Sadece ihtirasa teslim olmaktır. Demokrasi kavgası veren hiç kimse izin vermez. Kararlılık ve disiplin, mücadeleyi bir adım öteye götürmek için var.
Türkiye halkının bilmesi gereken şey ülkemizin acilen demokratik cumhuriyet cephesine ihtiyaç var. Bu gerçeği görmek zorunda. Kendi geleceğini korumak, bu uğurda savaşacağını bilmek. Hızır der ki; kendi işini kendi görmeyeni Tanrı da sevmez!
Gerisi sadece teferruat.
Ama gövdeye kurt düşmüş!
Nereden geldiğimizi unutmuş, nereye gideceğini uçan halı üzerinden seyrediyor; bizi kendi dünyalarına çekenlerin cam gözlüğüyle yarına hala umut bağlıyor.
Kevsek’ler işgali! Gerçeklerle siyaset yerine, bireysel dünyalarının cennetine koşuyorlar.
Ey Türkiye sevdalısı kardeşlerim, ahval bu! Biz her zaman olduğu gibi doğru gördüğümüz yolda ilkeli biçimde devam edeceğiz. Bireysel korkulara sığınma. Doğru olanı kucaklarken; vekillik, belediye başkanlığı suya düşer kaygısı taşıyana kulak verme.
Mustafa Kemal'in öğretileriyle doğruları her koşulda söyle.
68-78 kuşağı gibi Türkiye halkının iktidar mücadelesine sahiplen.
Kula kul olma.
Dosta dost kal.
İlkeli olan her şeyi destekle. Kaygıyı, şerri, sevinci birlikte yaşa. 'Hırsız benim hırsızım, ahlâksız benim ahlâksızım çirkinliğini elinin tersiyle yok say.
Bu kavgada; ülke, halk, özgürlükler, adalet ana eksenimizdir. Biz huzurluyuz. Huzur getiren kavganın tam da göbeğindeyiz.
Unutma çakallar sadece dişini karanlıkta gösterir. Gel yaşam kavganızda bir, diri ve ilkelerle savaşalım. Hızır seni seyrediyor!